Çarşamba, Aralık 7

Olayın İkinci Perdesi

   Anlattığım olay, pazartesi günü gerçekleşmişti. Bunun bir de salı versiyonu var. Dün de İngilizce sınavım vardı. Ama pazartesi o kadar gerilmişim ki ne çalışabildim ne de boş işlerle uğraşabildim. Şükürler olsun ki İngilizce'den öyle aman aman çalışıyımlık bir durumum yok, kurtarırım. Sınava girdik falan, sınavlar bitti diye sevinçliyiz. Bir baktım ders edebiyat. Hoca derse girer, çok sevdiği, hiç ayrılamadığı masasın oturur ve sorar:
 "Diğer iki kopyacı kim?" Ben tabi başladım açıklamaya. Kim beni dinleyecek? Hayır, beni dinlemiyorlar, anlıyorum. Yani kim suçunu durup dururken itiraf eder ki! Ama 'O masumdu(xD)' diyen arkadaşı da dinlemiyorlar. Hoca bize olayın aşamalarını anlatmaya başladı. Yok dilekçe önce rehberlik servisine gidermiş, oradan başka bir yere, oradan başka bir yere. En son müdür onaylarsa disiplin kurulu toplanırmış. Olayın sicile geçip geçmeyeceğine karar verilirmiş. Ama her iki durumda da notum sıfırmış. bir de dedi ki eğer hocanız(dengesiz olan) dilekçeyi vermeseymiş belki bir şeyler yapılabilirmiş.
  Biz de böyle yakın arkadaşlarımla toplanık müdür yardımcısının odasına gittik bu sefer. Adam bizi dinliyor, neler olacağını açıklıyor, ama bir türlü sınav notuna değinmiyor. Hatta suçsuzsan bir şey olmaz bile demiyor. Çünkü kafalarında bu düşünce yok. baktım kimse beni dinlemiyor annemle babamı çağırdım. Bugün okula geldiler. Baş müdür yardımcısının yanına gittik. ne dese beğenirsiniz?
en iyisi karakter yöntemiyle anlatmak.
O: Bu olayı bu kadar büyütmeye gerek yok. Dilekçe hala bana ulaşmadı. Disiplin kurulu başkanı benim. Kızınızı az çok tanıyorum. Aleyhine karar alacağımı sanmıyorum. Tabi sınıfa ne gördüklerini sorduğumda kopya çektiğini söylemezlerse.
Ben: Ben kopya çekmedim. O yüzden söyleyemezler.
O: Bu konu için buraya gelmenize gerek yoktu. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmeli.
Ben: ((DENEDİM!!))
O: Böyle basit bir olay normalde bu kadar büyümez. Ama hoca dilekçe verirse yapabileceğimiz bir şey yok.
Ben: ((Ufff!))
O: Kopya çekmediysen bir şey olmaz.
Ben: Ben.kopya.çekmedim. Zaten çekmekten değil. vermekten suçlanıyorum.
O: O zaman kopya vermediysen..
Ben: Ben.kopya.vermedim. Sınavımla.meşguldüm.

  Bu böyle biraz devam etti. Sonra beni yolladılar odadan. Annemle babama da "vermiştir, vermiştir. Bunlar grup." demiş. Özet olarak annemle babama konunun önemli olmadığını, çok önemli sonuçlar doğurmayacağını söyleyip; beni,m de her fırsatta ailesine koşan bir velet olduğumu ima edip yolladılar onları. Zaten kocaman kızım, ailemin okula gelmesinden hoşlandığımı falan mı sanıyorlar? Ama iyi yapmışım, bunu anladım. Çünkü onları görünce benim sıfır alacağım, sicilime işleyip işlememesi kararlaştırılacak konu birden küçülüverdi.  Ama yine de her şerde bir hayır vardı, bu olaylar sayesinde babamla barıştım. Onuda yarın anlatırım artık.



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML