Pazartesi, Ocak 30

Babacık Seni Seviyorum Diyor Ama Hiç İnanasım Gelmiyor!

  Babam evinde bana oda yaptırmaya karar verdi, aslında bu bahanelerden biri. Asıl amacı evi baştan aşağı şöyle bir düzenlemek. İşte Kasım ayında başladı bu ev işlerine, o zamandan beri de yüzünü gören cennetlik. Çok özledik birbirimizi falan derken cumartesi günü aldı beni.
  Babamın bir arkadaşı var, daha doğrusu o öyle diyor ama ben bu kadın neyin nesi çözemiyorum. Eski aile dostları derler ya öyle bir şey. Annem nefret eder o kadından, adını tesadüfen duyduğunda dahi delirecek gibi olur. ‘O kadın yüzünden boşandık biz’ der. Aslında babam da kabul ediyor bunu. Ama daha farklı bir bakış açısıyla. Onun dediğine göre annemle babam bu kadınla kocasının yaşam tarzına uyum sağlamaya çalışmışlar ama bunu başaramamışlar, abimde ölünce hayatları altüst olmuş vs. Hayır, madem boşanmanızın sebebi abimin ölmüş olması o zaman benim ne işim var burada dimi? Hani, küçük olsam şu leylek hikayesine bağlıycam olayı ama yemiyor işte.(Not: Abim ben doğmadan bir önceki yıl ölmüş.)
  Her neyse, işte bu kadın ben ona Cadı demek istiyorum, bir şekilde ailemin boşanmasında rol oynamış ve şimdide babamın en iyi arkadaşı(!). Çocukluğum boyunca babam beni bu kadının yanına zorla götürüp durmuştur, büyüyünce istemiyorum dedim bırakır gibi oldu ama asla hayatımdan çıkartamadım. Baktım bu yüzden babamla aram kötü oluyor, kafaya takma dedim, koca koca adamlar sana ne. Ah işte hayatımın hatasını yaptığımı nerden bileyim, artık her buluşmamızda bu kadın yanımızda. İma mı etmedim, açık açık söylemedim mi, hepsini yaptım. Sonunda yine uzak tutmaya başladı benden. Ta ki bu cumartesiye kadar. Güzel güzel sarıldım babama, tam arabaya binicem bir baktım bu Cadı oturuyor ön tarafta, güzel güzel sarayına kurulur gibi. Bende geçtim arka tarafa, orada da yeni halılar var, zar zor sığdım zaten, saydırıyorum içimden.  Ama çaktırır mıyım, çaktırsam babamla aram açılacak. Annem, annemin ailesi hep derki babanla kavga et, yine de konuşma onunla.  İyi de bu plan madem bu kadar iyiydi, 17 yıl önce neden annem bu işi beceremedi? Hem elli yaşına gelmiş adama oturupta ahlak dersimi veriyim, belli ki kadına çok önem veriyor, karısını çocuğunu bu uğurda bıraktığına göre. Kimse kusura bakmasın ben babamı hak etmese de kaybetmeyi göze alamıyorum.
  Gittik eve, kadınla sohbet falan da ediyorum bakma ama içimden ana avrat... Biliyorum, biliyorum bana hiç yakışmıyor ama elimde değil işte. Eve geldik, görün bir evi, harabe. Her yer dağınık, boya kokusu var. Cadı başladı orayı burayı düzenlemeye, babam ‘ben açım’ diyo. Başladı bunlar kavga etmeye. Beni bir görün zevkten dört köşe ama çaktırır mıyım hiç. Üzülüyor numarası yapıyorum bir güzel. Babam dedi ki git şunu( tamam, o aslında Cadı teyzeni dedi) çağır. Gittim kadının yanına, baktım babamda duyabilecek mesafede , takındım şöyle afillisinden duygusal bir ton.
Ben:  Beni üzüyorsunuz ama. Şimdi biner giderim otobüse. Uğraşamam sizinle.
O: Olur mu öyle şey. Ben seni üzmek ister miyim? Ben giderim şimdi.  (Ve evet, istediğim etkiyi yaratıyorum.)
Ben: Ne gerek var şimdi? Binip gidiyorum, sizin kavganızın arasında kalmak fala istemiyorum. (En ağdalı ses tonumla)
O: Yok canım olur mu öyle şey? Senin evin burası. (Tam benim varmak istediğim noktaya ulaştın sonunda :D)
Ben tabi gülümsememi saklamaya çalışırken ne olsa beğenirsiniz. Kadın ağlamaya başladı karşımda. Ne yapacağımı şaşırdım, sanki kendim ağlatmışım gibi suçluluk duyuyorum bir de. Unuttum kim olduğunu karşımdakinin. Gittim yanına özürlüler gibi ‘Ağlama’ diyorum dinlemiyor. Dikti gözlerini bana, ne oldu bilmiyorum bir bakmışım kadın bana sarılıyor. Ama kollarını açan falan benim. Yemin ederim büyü yaptı o dakika da bana ya. Annem derdi insan değil o diye de inanmazdım işte, vallahi billahi cadı. Hayatım boyunca aynı havayı bile solumamak için, sıfır derece havada dışarda oturduğum kadın sarılıyor bana. Koştum tuvalete kusmaya, gerçekten hem de.
  Tabi bu da ayrı bir hata, ben çıkana kadar barışmış bunlar. Gözümü ayırmamam gerekirdi üstlerinden. Evin içini topladık, yemek yedik falan. Ama bakmayın, yerken bildiğim bütün duaları okudum bu yemeklere de büyü yapılmıştır diye. Odamı düzenledim. Odam falan dediğime bakmayın, sedirli oturma odası işte. Çocuk kandırır gibi ‘senin odan’ diyip duruyorlar bende yüzümde bir gülümseme içimde başka bir şey kafamı sallayıp duruyorum. Kuzenim, halam falan geldi, Cadı da gitti akşam üstü. Odama müzik çalar falan koyduk ama müzik çalar dediğime bakmayın. CD falan olayı değil bizimkisi plaktı, kasetti çalıyor. Kuzenim plakları sildi, ben bulaşıkları yıkadım. Ama Lanet ediyorum içimden. Her şeye karışıyor herkes, Bir dakika boş dursam herkes bir şeylerle uğraşıyor, yaptığın ayıp lafları. Neresi ayıp ya? Yılda bir uğradığım evin temizliğinden bana ne. Hem gelip dağıtan onlar, bir zahmet toplasınlar ama olur mu? Herkes gitti sonunda, babamla ben oturuyoruz. Elektriklerde kesildi, artık sohbet etmekten başka seçeneğimiz kalmadı. Halamları çekiştirdik biraz, hafiften dolduruşa getirdim babamı. Dolduruşa dediysem bakma, babam kendisi anlamıyor da kullanıldığını, ben anlatıverdim.
  Sonra eski günlerden konuşmaya başladık. Bana ne kadar Kötü günler geçirdiğini, benim yanıma gelemediğinden okulun bahçesinde uzaktan beni seyrettiğini falan anlatıyor. Bana bir geldiler. Dedim ki kim sana uzaktan seyret dedi, gelip yanımda dursaydın da yokluğunla üzmeseydin beni. Annem mi bir şey dedi sana, el mi? Kendin gelmemişsin işte.  Ben çocukken, o lanet mahallede bana eziyet ederken bir çıksaydın ortaya, görseydi millet seni de. Arada arabandan inmeye zahmet ettiğinde göstermeye çalışmasaydım insanlara seni, benim de babam var diye.
  Yok bu sefer başlattı bana kendi çektiği acıları anlatmaya. Ben tabi gittikçe daha doluyorum. Dedim ki sonra benim kendi acılarım bana yetiyor bir de seninkileri düşünüp kendimi üzemem. O bana diyor bende mutsuzdum diye. Ben durur muyum. Ne güzel, dedim. İkimizde mutsuzduk. Küçük bir fark dışında. Bunların hepsi senin kendi seçimlerin sonucu olurken hiç birinde benim söz hakkım yoktu. Elektrikler geldi o arada, gittim odaya bir plak taktım. Takıldım kendimce. Sonra geldi, bir şey olmamış gibi başka şeylerden falan konuştuk.
  Ertesi gün ayrı bir eziyet. Bu sefer Cadı oğluyla gelir, millet yaptığım temizliği beğenmez. Sıkılan beni azarlar. Babam bir ara sesini yükseltti de bana, diktim gözlerine gözlerimi, pis pis baktım. Sustu o gün, ama bugün yine. Başkasına kız bana bağır. Kimsin sen ya? Pazar akşamı da kaldım, o da kuzenim kalacak bizde diye. Zaten oldum olası babama hayır demekten korkmuşumdur. Ama bu akşamı bir zor ettim, bir zor. Sonunda gerçek evime döndüm ve çok mutluyum. Gittim üvey babama sarıldım, Bir huzur geldi be. Üvey babam tabi üzgün gittim diye, hafif soğuk davranıyor. Örnek konuşmaız:
O: Pis kokuyorsun.
Ben: (Gülerek) Valla, baba pis kızın var işte senin, idare et.
O: Kızım mı pis, gittiği yer mi?
Ben: Gittiği yer pis baba yoksa ben hep tertemizim :D
Onunla da başlarız yakında kavga etmeye ama en azından ondan korkmuyorum. Rahat rahat cevap verebiliyorum. Alıştım artık, bir kulağımdan giriyor, diğerinden çıkıyor lafları.Çoğu zaman mutlu ediyor beni. Ama öz babamda böyle değil bu. Her şey dokunuyor, üzüyor beni.
Yani kısacası,
Üvey babam seni sevmiyorum diyor ona sarılasım geliyor,
Öz babam seni çok seviyorum diyor ama inanasım gelmiyor…



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

6 yorum:

  1. okumaya başladıkça merakım arttı...Özellikle o Cadı'ya sinir oldum. kimin nesidir ki karışmaya hakkı var -_- Babanla olanlara üzüldüm, daha farklı olmasını dilerdim, inşallah aranızdaki sorunlar -zor da olsa- düzelir... mutlu ol canım :)

    YanıtlaSil
  2. Aramızdaki sorunlar düzelemez, çünkü asla kökenine inmiyoruz. Bu bizim en mutlu halimiz, buna rağmen iki gece zor kaldım seviyorum ama huzursuzum yanında. O CADI'nın ben .... Şimdi ağzımı bozmak istemiyorum, ayrıca çok tırsıyorum ondan ya! Pamuk prensesin üvey annesi melek kalır bunun yanında. Bir gün tutuşturuverecek elime bi elma, bende sokuvericem onu boğazına...

    YanıtlaSil
  3. Canım benim.. Ben bişey diyemesem de senin için nasıl hissettiğimi biliyosundur.. Ama hep mutlu ol, hiç takma bunları canım arkadaşım :)

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler bitanem :D Biliyorsun ben hep mutluyumdur, yazmak beni rahatlatıyor. Tüm üzüntülerim yazdıklarımla kayboluyor:D

    YanıtlaSil
  5. cadi dedigin kisi babanin ozel bir arkadasi sanirim evli olmasina ragmen bayagi ozel birisi.

    YanıtlaSil
  6. Hangisinden bahsettiğini bilmiyorum ama ikiside evli değil. Boşanmışlar eşlerinden. Ben babama açık açık sordum, aramızda öyle bir şey yok, arkadaşız, dedi. Ama 'arkadaş' olarak çoooookkk özel olduğu kesin.

    YanıtlaSil

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML